"Bebek Katliamı" Davasında Kan Donduran Detaylar: Çete Liderinden Şok İtiraflar
Türkiye'nin gündeminde sarsıcı bir yer edinen "Bebek Katliamı" davasında, mahkeme salonunda duyulan ifadeler kamuoyunu derinden etkiledi. Yenidoğan Çetesi davasında, çete üyelerinin özel hastanelerle işbirliği yaparak bebeklerin sağlık durumunu kötüleştirip haksız kazanç sağladığı iddia ediliyor. İstanbul Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen dava, tam 1399 sayfalık iddianameye dayanıyor ve ülke genelinde nefesler tutulmuş durumda.
Şok Eden Diyaloglar: Çete Liderinden Soğukkanlı İtiraflar
Duruşmanın en dikkat çeken anları, çete lideri Hasan Basri Gök ile mahkeme başkanı arasında geçen tüyler ürperten diyaloglarla doluydu.
Mahkeme Başkanı: Bebekleri nasıl alıyorlardı?
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı’nın tanıdığı doktorlar vardı; bebekleri onlardan alıyordu.
Bu yanıttan sonra derinleşen sorgulamada, bazı ailelerden para alındığı iddiaları da gündeme getirildi.
Mahkeme Başkanı: İfadenizde Serdarova bebeğin ailesinden para istediğiniz geçiyor.
Hasan Basri Gök: Fırat Sarı aradı; sevk vardı ama ailenin parası yoktu. Toplamda 40 bin lira toplandı. Hastaneye parasını verdik, gerisini Fırat aldı.
En ürkütücü ifadelerden biri, bir bebeğin ölümüyle ilgili gelen soru üzerine verildi:
Mahkeme Başkanı: "Mehtap, çocuğu öldür" derken ne demek istedin?
Hasan Basri Gök: Nabzı düşüktü, bebeği görmediğim için öyle konuşmuşumdur.
Bu soğukkanlı yanıtların ardından mahkeme salonunda buz gibi bir hava esti.
"Sapasağlam Bebekleri Entübe Ediyorsunuz"
Mahkeme başkanı, Gök’ün geçmişte yaptığı bir konuşmayı da hatırlatarak sert bir şekilde sordu:
Mahkeme Başkanı: “Artık bıktım, sapasağlam bebekleri entübe ediyorsunuz” demişsin. Hatırlıyor musun?
Hasan Basri Gök: Evet, uzun süre yatışta bekleyen bebeklerle ilgiliydi ama sağlam bebekler için değil.
Bu ifadeler, mahkeme salonunda hem şok hem de öfke dalgası yarattı.
47 Sanık, 17 Bin Yıl Hapis Talebi
Dava kapsamında 47 sanık, “kasten öldürme”, “nitelikli dolandırıcılık” ve “örgüt kurma” suçlarından toplamda 17 bin yıl hapis cezasıyla yargılanıyor. Bu korkunç iddialar, sadece mahkeme salonlarında değil, kamu vicdanında da derin bir yara açtı.
Mağdur aileler, adaletin yerini bulması için beklerken, duruşmalar hafta boyunca devam edecek. Bu dava, Türkiye'nin adalet tarihine kara bir leke olarak mı geçecek yoksa adalet yerini bulacak mı?